Kanola, Brassicaceae (Turpgiller) familyasından, yağlı tohumlu bitkiler arasında önemli yere sahip bir endüstri bitkisidir. Ülkemizde kolza, rapiska ve rapitsa olarak da bilinmektedir. Ekim alanı olarak liderliği Çin yapmakta, bu ülkeyi Hindistan, Kanada, Polonya, Fransa, Pakistan, Almanya ve İngiltere takip etmektedir. Dünya yıllık kanola yağı üretimi 22 milyon ton civarındadır.
Ülkemize ilk kez 2. Dünya Savaşı yıllarında, Romanya ve Bulgaristan’dan kolza adıyla girmiş ve Trakya Bölgesi’nde ekilmiştir. Sonraki yıllarda, yağında bulunan Erusik asidin ve küspesindeki Glukosinolat’ın zararları ortaya çıkınca 1979’da ekimi yasaklanmıştır.
Sonraki yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda, kolzanın erusik asit ve glukosinolat içermeyen çeşitleri geliştirilmiştir. Bu çeşitler ilk olarak Kanada’da ıslah edildikleri için kanola adını almıştır. Türkiye’de bitkisel yağ ihtiyacını karşılamak amacıyla bu bitkinin yetiştiriciliğinin yaygınlaşmasına çalışılmaktadır.
Bilimsel İsmi : Brasicca napus
Yazlık ve kışlık olarak yetiştirilebilir ancak ülkemizde genellikle kışlık ekilişi vardır. Bitki karın altında -15 °C’ye kadar dayanabilir. Fakat kışa girişte kuvvetli bir kök oluşması ve rozetleşmenin tamamlanmış olması gereklidir. Bunun için de Ekim ayı başlarında tavlı toprağa ekilip, çıkış yapması sağlanmalıdır. Şayet kuraklık sebebiyle kuru araziye ekilmişse bir defaya mahsus çıkış suyu verilmesi iyi olur. Böylece vaktinde bitki çıkışı sağlanır ve bitki kış gelmeden yeterince kuvvetlenir. Kış mevsimine zayıf giren bitkiler, 0’ın altındaki sıcaklıklarda zarar görür.
Kışlık kanolanın sıcaklık isteği toplamı 2300 – 2500 oC arasındadır. Yazlık kanola, daha ziyade kışları ılıman geçen Ege ve Akdeniz’de yetiştirilir.
Aşırı kumlu ve hafif topraklar hariç hemen her tür toprakta yetiştirilmesi mümkündür. Toprak tesviyesi iyi yapılmalıdır, su tutan, drenajı zayıf topraklarda verim çok düşler. Humuslu, derin yapıdaki toprakları tercih eder. Toprak hafif asidik ya da hafif alkali yapıda olabilir. Optimum pH aralığı 6.5 – 7.5 arasıdır.
Tarım yapılan toprakların üretim gücü ve sağlığının korunması, ilaç bağımlılığının azaltılması ve üretilen kanola bitkisinin sağlığı için münavebe uygulanmalıdır. Ekim nöbeti planlamasında aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.
Aşağıda 4 farklı münavebe programı örnek olarak verilmiştir.
1 – Soya Fasulyesi + Kanola + Buğday + Mısır
2 – Buğday + Kanola + Baklagil + Ayçiçeği
3 – Pamuk + Kanola + Şeker pancarı + Kavun-karpuz
4 – Ayçiçeği + Kanola + Buğday
Kanolanın tohumları oldukça küçüktür ve çimlendikten sonra çıkış gücü de düşüktür. Bu yüzden tohum yatağı çok iyi hazırlanmalıdır. Eğer hububat hasadından sonra ekim yapılacaksa, gölge tavında ya da yağışlardan sonra pullukla sürüm yapılır ve anız toprağa gömülür. Sonrasında tırmık çekilerek ince bir tohum yatağı hazırlanır. Ayçiçeği, pamuk veya mısırdan sonra ekilecekse, hasattan kalan saplar tarla dışına çıkarılmalıdır. Sonrasında eğer tarla otlu ya da çiğnenmiş ise sürülür, ot yoksa kazayağı veya goble disk ve tırmıkla keseksiz bir tohum yatağı hazırlanır. Gerekirse ekim öncesi ve sonrasında düzgün bir toprak yüzeyi için merdane çekilmelidir.
Ekim zamanına karar verilirken toprak ısısı göz önünde bulundurulur. İyi bir çimlenme için toprak ısısı minimum 10 – 12 °C olmalıdır. Daha yüksek sıcaklıklarda tohumların çimlenmesi ve çıkışı daha hızlıdır.
Ekim zamanı Marmara, Ege, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu, Orta Anadolu bölgelerimizde 15 Eylül – 15 Ekim tarihleri arasındadır. Bu aylardaki yağışlar, ekilen tohumların çıkmasına yardımcı olur. İyi çıkış yapan bitkiler, kış aylarına 6 – 8 yaprak arasında (rozet devresinde) girerler ve kuvvetli bir kök geliştirerek soğuktan etkilenmezler. Eğer ekimler gecikirse çıkış yavaşlar ve fideler zayıf olduklarından, sıcaklıklar – 2 °C ve altına düştüğünde zarar görür.
Kanola yetiştiriciliğinde tohumluk seçimi son derece önem taşır.
Ekimi, yonca ekim makinesi benzeri, küçük tohumları ekebilecek şanzımanlı (mekanik) veya pnomatik mibzerlerle yapmak mümkündür. Mibzerle ekimde dekara 400 g tohumluk yeterlidir.
Ekimde sıra arası mesafe 17 – 30 cm ve sıra üzeri mesafe 4 – 6 cm olmalıdır. İdeal ekim derinliği yaklaşık 1.5 cm civarındadır. Aşırı sık ve derin ekimlerden kaçınılmalıdır. Derin ekim çıkışları güçleştirir. Sık ekimde ise gelişme zayıf olur.
Gevşek yapılı topraklarda, ekim sonrası merdane geçirilmelidir.
Gübrelemeye karar verilmeden önce mutlaka toprak analizi yaptırılmalı ve analiz sonuçlarına göre bir gübreleme programı yapılmalıdır. Genel olarak bitki topraktan her 50 kg verim için 1 kg kükürt kaldırır. Bu yüzden uygulanan gübre formları amonyum sülfat türü olmalıdır. . İyi verim için dekara 12 – 14 kg saf azot, 7 – 8 kg da fosfor verilir. Azotlu gübrenin yarısı, fosforlu gübrenin ise tamamı ekimle birlikte verilir. Azotun kalan yarısı, Şubat sonu Mart başı gibi, bitkinin sapa kalkma döneminde verilir.
Kanola, hava sıcaklığı, yağış durumu ve çeşit özelliğine bağlı olarak, çiçeklenmeden 40 – 50 gün sonra hasat olgunluğuna gelir. Genellikle Marmara’da 10 Haziran, Akdeniz”de ise 10 Mayıs itibariyle hasat yapılabilir. Bitki hasat olgunluğuna geldiği zaman sap, yapraklar ve kapsüller tamamen kuruyarak sararır. Veya tohumlar kahverengiye dönüşünce hasat yapılabilir. Tohumlardaki hasat nemi % 10 – 12 arasında olmalıdır.
Olgunlaşma aşağıdan yukarı doğru olur. Hasat için tam olgunlaşma beklenirse, alt kapsüllerde çatlama ve dökülmeler başlar. Erken hasatta ise üst kapsüller tam olgunlaşmaz ve verim kaybı olur.
Kanolanın daneleri çok küçük olduğu için hasada başlamadan önce biçerdöverlerin ayarı iyi yapılmalıdır. Hasat uygun yükseklikten yapılmalıdır. Fazla yüksek hasat, verim kaybına sebep olabilir.
Dekar başına verim ekilen çeşide, toprak yapısına ve iklim şartlarına bağlı olarak 200 – 350 kg arasında değişir.
Güvenli bir depolama için dane nemi % 9’u geçmemelidir. Ayrıca kanola içerisinde yaş ot tohumları ve bitki parçaları bulunmamalıdır. Depolama kuru ve serin şartlarda yapılmalıdır, aksi halde kızışma ve küflenme görülebilir.
Yetiştiricilikte yabancı ot mücadelesi özellikle ilk ay çok önemlidir. Çünkü hızlı gelişen yabancı otlar, ilk gelişme evresinde tarla alanını kaplar ve kanolanın gelişmesini engeller. Etkin bir yabancı ot mücadelesi, verimde % 20 – 30 artış sağlar. Kanolalar 30 – 40 cm boya ulaşınca yabancı otların gelişimini büyük ölçüde engeller. Yabancı otlarla mücadelede kültürel önlemler, mekanik yollar ve kimyasal mücadele yöntemleri kullanılır.
Kanola yetiştiriciliğinde görülen başlıca hastalıklar
Kanola yetiştiriciliğinde görülen başlıca zararlılar
DİKKAT! Tüm yetiştiriciliklerde geçerli olmak üzere, gerek hastalık, gerek zararlı, gerekse yabancı otlara karşı pestisit kullanmak gerekebilir. Bu durumda mutlaka yetkili Ziraat Mühendisleri tarafından reçete edilmiş, Tarım ve Orman Bakanlığı‘ndan ruhsatlı pestisitler kullanılmalıdır. Pestisitler mutlaka,
İçeriğindeki erusik asit, eğer yüksek oranlarda alınırsa;