Gül hastalıkları ve zararlıları konulu bu makalemizde, gül yetiştiriciliğinde en sık karşılaşılan hastalık ve zararlılar hakkında bilgi alabilirsiniz. Gül yetiştiriciliğinde makalede yer almayan pek çok farklı hastalık ve zararlıyla da karşılaşmak mümkündür. Bu makalede hastalık ve zararlılar hakkında genel bilgiler verilirken korunma ve mücadele yöntemleri, güllerde ruhsatlı ilaçlar da belirtilmiştir. Kimyasal mücadeleye başlamadan önce mutlaka yetkili ziraat mühendislerinin reçetelerine göre ilaç kullanmanız gerektiğini unutmayın.
Etmen olumsuz koşulları chasmotesyum halinde (eşeyli üreme organı) ya da tomurcuklar arasında misel halinde geçirir. İlkbaharda tomurcuklar sürünce hastalık yeni sürgünlere geçer. Yeni sürgünlerde meydana gelen konidiosporlarla çevreye yayılır. Etmen sıcak ve nemli havaları sever. Ani sıcaklık değişimleri, toprağın fazla kuruması, aşırı azotlu gübreleme ve potasyum eksikliği hastalığı teşvik eder. Çok kumlu, soğuk ve ıslak topraklarda yetişen güller hastalığa karşı daha hassastır. Sık görülen gül hastalıkları arasındadır.
Belirtiler başlayınca kimyasal mücadele gerekir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı etkili maddeler aşağıda verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Hastalık en iyi 2 – 3 saat devam eden 18 – 21 °C sıcaklık ve % 90 üzeri nemde gelişme gösterir. Tipik belirtisi yaprak alt yüzeylerinde turuncu renkli püstüllerin oluşmasıdır. Belirtiler yaşlı yapraklarda genç yapraklara oranla daha erken görülür. Hastalık, uygun şartlarda tüm yaprak ve gövdeyi sarabilir. Şiddetli enfeksiyonlarda yaprak dökülmeleri görülebilir.
Hastalığı önlemek adına dayanıklı çeşitler kullanılmalı, örtü altı yetiştiricilikte havalandırmaya özen gösterilmeli, hastalıklı bitkiler sökülerek imha edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı etkili maddeler aşağıda verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Gül hastalıkları içerisinde en yaygın görülenlerden biridir. Hastalık etmeni kışı hastalıklı dallarda ve dökülen yapraklarda geçirir. İlkbaharda sporlar rüzgarla, yağmur ya da sulama suyuyla genç yapraklara taşınır. Yapraklardaki lekeler enfeksiyondan 10 – 14 gün sonra görülür. Güllerin toprak üstü organlarının tamamında hastalık görülebilir. Ancak en çok görüldüğü yer yapraklardır. Alt ve üst yaprak yüzeylerinde önce küçük olan lekeler zamanla birleşerek daha büyük lekeler oluşturur. Bazen yaprağın tamamı kaplanır. Lekelerin kenarlarında sararmalar görülür. Hastalığın en belirgin özelliklerinden biri de yaprakların vaktinden önce dökülmesidir. Hastalıklı bitkilerin dalları genellikle çıplak kalır. Sürgünlerdeki lekeler de yapraktakilere benzer. Çiçeklerde renk ve şekil bozukluğu görülebilir.
Hastalığı önlemek için dayanıklı çeşitler tercih edilmeli, sık dikimden kaçınılmalıdır. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Gül hastalıkları içerisinde en yaygın görülenlerden biridir. Hem kültürü yapılan güller hem de yabani güller hastalığa karşı hassastır. Hastalık etmeni olumsuz koşulları bitki artıklarında misel veya oospor olarak geçirir. İlkbaharda serin ve nemli havalarda 3 gün içerisinde misellerin hücreler arası gelişimiyle hastalık gelişimi hızla tekrarlanır. Hastalığın gelişimi için 26 °C’den düşük sıcaklık ve % 85′ in üzerinde nem uygun ortamlardır. İlk belirtiler genç yapraklarda, gövdede ve çiçeklerde mor, kırmızı veya kahverengi lekelerdir. Lekelerin etrafında sarı bir hale bulunur. Hastalık ilerledikçe yaprakların üzerindeki lekeler siyahlaşır ve yaprağın altında beyaz miselyum tabakası görülür. İlerlemiş infeksiyonlarda kahverengi nekrotik alanlı, sararan yapraklar görülür.
Hastalıktan korunmak için dayanıklı çeşitler tercih edilmeli, hastalıklı bitki artıkları imha edilmeli, bitki yaralanmalarından kaçınmalı, ekipman dezenfeksiyonuna dikkat edilmelidir. Seralardaki havalandırma iyi olmalıdır. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Serin geçen ilkbahar aylarında şiddetli hastalıklara neden olabilen bir etmendir. Hibrid gül çeşitleri genellikle antraknoza dayanıklı olmalarına rağmen yabani, çalımsı ve tırmanıcı güller hastalığa karşı hassastır. Etmen kışları yaprak ve sürgünlerde geçirir. Fungusun sporları ilkbaharda serbest kalır ve yağmur ya da sıçrayan su damlalarıyla yeni gelişen yaprakları ve sürgünleri infekte eder. Serin ve nemli havalar hastalığın gelişmesi için uygundur. Hastalığın ilk belirtileri yapraklarda görülen yuvarlak ve siyah renkli lekelerdir. Bu nedenle karaleke hastalığıyla karışabilir. Lekeler ilerleyen dönemde mor – kahverengi bir renk alır. Lekelerin etrafı kırmızı – mor bir hale ile çevrilidir. Hastalık gövde ve yaprak saplarında görülebilir. Şiddetli vakalarda yaprak dökülmesi ve saçma deliği gibi belirtiler görülebilir.
Hastalıktan korunmak için hastalıklı bitki artıkları imha edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Genelde diğer hastalıklar için uygulanan ilaçlar hastalığın önlenmesi için yeterlidir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Çiçek gözlerinin düşmesine ya da kapalı kalmasına neden olan bir hastalıktır. Etmen, kısmen açılan gözlere de saldırır ve tüm çiçek gri bir fungal örtüyle kaplanabilir. Etmen genellikle ölü dokularda bulunur ve uygun koşullarda binlerce spor oluşturarak çevreye yayılır. İnfeksiyon için yapraklarda serbest su gereklidir. Hastalık etmeni konidi, misel ve sklerot gibi değişik formlarda bitki artıklarında ve toprakta barınır. Yağmur ve rüzgar yardımıyla yayılır. 17 – 23 °C sıcaklık ve % 95 nem hastalığın gelişmesi için uygundur.
Hastalığı önlemek için seralar iyi havalandırılmalı, bitkilerin yaralanmamasına özen gösterilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
20 – 30 °C aralığında, yüksek oransal nem koşullarında etkili olan bir hastalıktır. Hastalık etmeni rüzgar ve sıçrayan su damlalarıyla taşınır. Yapraklarda koyu renkli lekeler oluşturur, lekeler zamanla genişler ve yuvarlaklaşır. İleri dönemde fungusun koyu yeşil sporları lekeler üzerinde görülür. Lekeler üzerinde içi içe geçen yuvarlak halkalar oluşabilir. Hastalığın önlenmesi için ari materyal kullanılması, bitki artıkları imha edilmesi, havalandırmanın iyi olması gereklidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Hastalık etmeni kışı hastalıklı dallarda ve dökülen yapraklarda geçirir. İlkbaharda sporlar rüzgarla, yağmur ya da sulama suyuyla genç yapraklara taşınır. Küçük, mor ya da morumsu lekeler yaprakların yüzeyine rastgele dağılmıştır. Zamanla lekelerin merkezi grimsi bir renge dönüşür ve kenarları mor bir halkayla çevrelenir. Şiddetli enfeksiyonlarda lekeler sarıya döner ve yapraklar olgunlaşmadan dökülür. Hastalık Karaleke ile karışabilir.
Hastalığı önlemek için dayanıklı çeşitler tercih edilmeli, sık dikimden kaçınılmalıdır. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Hastalık etmeni olumsuz koşulları toprakta ve bitki artıklarında dormant misel veya dayanıklı klamidospor olarak geçirir. Konidiosporlar bahara doğru oluştuktan sonra hava akımı, çiğ, yağmur veya sulama sularıyla dağılarak hastalık yayılır. Yüksek nem ve 16 – 18 °C sıcaklıklar hastalığın gelişmesi için uygun koşullardır. Yaprak üzerinde düzensiz dağılmış yuvarlak lekeler görülür. Lekelerin etrafında genellikle belirgin kahverengi kenarlar bulunur. Lekelerin büyüklüğü ve görünümü hava nemine bağlı olarak değişmektedir.
Hastalık görülen yerlerde en az 2 yıl münavebe yapılmalı, hastalıklı bitkiler imha edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Kökleri enfekte eden ve iletim demetlerinde zarar neden olan bir fungal hastalıktır. Fungus kökten köke yayılır ve odunsu konukçu köklerde uzun süre yaşar. Enfekte güllerin kök kabuğunun altında beyaz renkli miseller gözlenir. Fungus ayrıca, bazen kabuğun içinde veya çevreleyen toprağa uzanan, rizomorf adı verilen siyah, ipe benzer yapılar oluşturur. Rhizomorflar kök gibi görünebilir, ancak enine kesitte tamamen farklı bir yapıya sahiptir. Dayanıklı çeşit kullanımı, sulamada kök boğazı bölgesinin ıslanmamasına özen gösterilmesi, enfekte artıkların uzaklaştırılması hastalığın önlenmesi adına önemlidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Zayıf gövde ve kök oluşumuna neden olan bir hastalıktır. Tomurcuklarda gelişir ve tomurcukların ölmesine yol açar. Daha çok gül çeliklerinin depolandığı yerlerden bulaşır. Hastalık başlangıcında beyaz renkli olan küf tabakası ilerleyen zamanlarda siyaha döner. Önlemek için depolar ilaçlanmalı, yetiştiricilik için sağlıklı bitkiler tercih edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Uzun süreli düşük sıcaklık ve yüksek nem şartlarında ortaya çıkan hastalıklardır. Özellikle canlılığını kaybeden yaşlı güllerde ve kökleri açıkta kalan genç güllerde akut olarak görülürler. Budama yaraları başta olmak üzere açık yaralar hastalık etmenlerinin girişine neden olur. Bu funguslar bitki gelişimine elverişli ortamlarda gelişemez. Enfekte gövdeler sararır, kırmızı lekeler oluşur. Bu lekeler daha sonra kahverengi veya siyaha dönebilir. Lekelerin üzerinde hastalık etmeninin koyu renkli sporları püstül halinde gelişir. Bazı kanserlerde geriye doğru ölümler görülebilir.
Hastalığın önlenmesi için budama yaraları kapatılmalı, enfekte bitki arıkları imha edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Gövde kabuğu ve yapraklarda koyu mor – siyah renkli nekrotik yaralar meydana getirir. Zamanla tüm gövdeyi kaplar. Bulaşık dallarda oluşan tomurcuklar kahverengi renk alır ve kurur. Hastalığı önlemek için enfekte dallar kesilerek imha edilmeli, budama aletlerinin dezenfeksiyonuna dikkat edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Bakteriyel etmen DNA’ sının bir kısmını ( T-DNA ) bitkilere transfer eder bitki genomuna entegre olur. Bunun sonucunda bitkilerde tümör oluşumuna neden olur. Belirtiler yuvarlak galler veya şişkinlikler şeklindedir. Kök boğazında, toprak üstünde ortaya çıkar. Galler ilk zamanlarda açık yeşil – beyaz renkliyken büyüdükçe koyulaşır ve odunsu bir hal alırlar. Oluşan galler bitkilerde köklerden gövdeye, gövdeden köke su ve besin iletimini engeller. Bu nedenle bitkilerin zayıflar ve bodur kalır.
Hastalıktan korunmak için sertifikalı fidanlar kullanılmalı, dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Bitkilerin yaralanmamasına dikkat edilmeli, hastalıklı bitkiler imha edilmeli, kullanılacak ekipmanlar dezenfekte edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Agrobacterium tumafaciens’in neden olduğu bakteriyel kansere benzer şekilde hastalık yapar, ancak bitkilerde hem sitokinin hem de oksin salgılanmasına neden olduğu için köklerde aşırı saçaklanmaya sebep olur. Hastalıktan korunmak için sertifikalı fidanlar kullanılmalı, dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Bitkilerin yaralanmamasına dikkat edilmeli, hastalıklı bitkiler imha edilmeli, kullanılacak ekipmanlar dezenfekte edilmelidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Bu hastalığa neden olan bir çok farklı virüs tanılanmıştır ve benzer belirtiler oluştururlar :
Bu virüslerin başlıca taşınma yolu aşı materyalleridir. Polenle taşındıklarına dair kayıtlar da mevcuttur. Hastalanan güller sağlıklı güllere oranla canlılıklarını yitirirler. En belirgin belirti yapraklarda görülen mozaik renk açılmalarıdır.
Hastalıktan korunmak için sağlıklı aşı materyalleri kullanılmalıdır. Viral hastalıkların kimyasal mücadelesi yoktur.
Güllerin generatif gelişmeye başlayamaması ve vejetatif devrede kalması, yapraklanmaya devam etmesi, sap uçlarında çiçek oluşmaması olayıdır. En önemli nedenleri kuvvetli budama, gece gündüz sıcaklık farkının yüksek olması, 21 °C’nin üzerindeki yükseklikler ve düşük ışıklanmadır.
Özellikle Baccara, Columbia ve Talisman gül çeşitlerinde görülen, tomurcukların sivri uç yerine düz tepeli olması halidir. Çiçek tomurcukları boyut ve ağırlık olarak normalden daha büyüktür. Gül tomurcuklarının ortasındaki petal yaprakların tam gelişememesi, ve yassı şekil almasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Tıpkı kök sürgün gibi en önemli nedenleri kuvvetli budama, gece gündüz sıcaklık farkının yüksek olması, 21 °C’nin üzerindeki yükseklikler ve düşük ışıklanmadır.
5 – 7 mm uzunluğunda, uzun hortumlu ve büyük gözlü bir böcektir. Larvaları bacaksız, kıvrık, tombul ve fildişi rengindedir. Açık sarı renkli parlak ve oval yumurtaları vardır. Erginler Nisan – Mayıs aylarında tomurcuklar üzerinde görülür. Güneşli saatlerde daha hareketli olurlar. Dişiler önce hortumlarıyla tomurcuklarda delik açıp yumurtalarını içine koyarlar. Bu tomurcuklar açılmaz, verim azalır.
Kültürel mücadele için delinmiş tomurcukların toplanması ve imhası önemlidir. Kimyasal mücadele zamanı Nisan sonu – Mayıs başıdır. Bunun için haftada 2 kes güllükler kontrol edilir, rastgele seçilen 100 tomurcuktan 5 tanesinde böcek görülürse mücadeleye karar verilir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı etkili maddeler aşağıda verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Ergin dişiler 5 – 6 mm boyunda, sarımsı kahverengi renkli, üzerleri kırmızı çizgili ve yarım küre şeklindedir. Erkekleri hareketli ve kanatlıdır, kanat açıklıkları 3 – 4 mm kadardır. Yumurtaları mat kirli sarı renkte, yassı ve ovaldir. 2. dönem larvalar koyu kızıl – kahverengidir. Vücutları ince bir mum tabakasıyla kaplıdır. Kışı 2. dönem larva olarak dal ve sürgünlerin üzerinde geçirirler. İlkbaharda gül fidanlarına su yürüyünce kabarmaya başlarlar. Koyu kahverengi olan renkleri açık kahverengiye döner. Mart ortasında deri değiştirirler.
Güllerde 2 şekilde zarara neden olurlar. Hem bitki özsuyunu emerler hem de salgıladıkları tatlı madde ile fumajine neden olurlar. Zarar gören güller 3 – 4 yıl içinde tamamen kuruyabilir.
Kültürel mücadele için budamaya önem verilmeli, koşnilli dallar uzaklaştırılarak imha edilmelidir. Kimyasal mücadele ilkbaharda, koşniller yumurtlama dönemine girmeden Nisan ortası – Mayıs başında yapılmalıdır. Yumurta açılımının en yüksekte olduğu 1. dönem larvalara karşı da ilaçlama yapılabilir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı etkili maddeler aşağıda verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Dişiler yeşil ve kırmızı tonlarında olup baş ve thorax siyahtır. Erkekler genelde siyah renkli, 2 – 3,5 mm boyunda ve yumuşak vücutludur. Erkeklerin antenleri dişilere oranla daha uzun olur. Gül yaprakbitlerinin kanatlı ve kanatsız formları vardır. Hem döllenmeden hem de döllenerek çoğalabilirler. İlkbahar başlarında gül fidanlarına su yürüyünce ilk döller (Fundatrix – döllerin anası) görülmeye başlar. Taze sürgün ve yapraklara hücum ederek 10 – 15 günde ergin olurlar ve kanatsız dişileri oluştururlar. Kanatlılar daha sonra görülür. Yaz boyunca döllenmeden çoğalır ve konukçu değiştirirler. Sonbaharda çiftleşirler ve dişiler yumurtalarını kış konukçusuna bırakır. Yılda 10 – 16 döl verebilirler.
Bitki özsuyunu emerek zarar yaparlar. Koloni halinde yaprak, sürgün ve tomurcuklarda bulunurlar. Populasyonları yoğun olduğunda gül tomurcuklarının gelişmesi duraklar. Bu durumda mücadele edilmezse büyük zarara sebep olurlar. Gül yetiştiriciliği yapılan bölgelerde yaygın bir zararlıdır.
Kültürel mücadele için yabancı ot mücadelesine önem verilmeli, sulama, gübreleme ve bakım işlemleri düzenli yapılmalıdır. Rastgele kontrol edilen 100 sürgünün 20’sinde ve genç yaprakların altında koloniler görülünce kimyasal mücadele yapılmalıdır. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı etkili maddeler aşağıda verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Erginleri 5 – 6 mm boyunda olan siyah bir arıdır. Larvaları krem renkli ve 10 – 12 mm boyundadır. Yumurtalar uzunca, beyaz renkli ve elips şeklindedir. Ergin arılar Mart sonu Nisan başında uçuşmaya başlar ve kısa bir süre sonra çiftleşip, yumurtalarını genç sürgünlerin uç kısmına bırakırlar. Larvalar 6 – 8 gün sonra yumurtadan çıkarak sürgün uçlarından içeriye girerler. Mayısın ilk yarısında olgunlaşan larvalar sürgün ucuna yakın yuvarlak bir delik açarak kendilerini toprağa atarlar. Toprakta kokon içinde kışı geçirirler ve ilkbahar başında pupa olurlar. Zararlı yılda 1 döl verir.
Larvaları gül filizlerinin içerisinde, sürgünlerin ucundan itibaren 3 – 13 cm uzunlukta galeriler açarak güllere zarar verirler. Zarar gören sürgünler aşağı doğru sarkar, gelişmeleri durur ve zamanla kurur.
Kültürel mücadele için zarar görmüş dallar kesilip imha edilmelidir. Kimyasal mücadele, erginlerin ve ilk larva zararının gözlendiği Mart sonu – Nisan ortasında, % 5 oranında zarar tespit edildiğinde yapılır. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı etkili maddeler aşağıda verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Erginler 0.5 – 0.7 mm boyunda, ovaldir. Gözle zor görülürler. Yaprağın alt yüzünde ördükleri ağ arasında, ergin, larva, nimf ve yumurtaları beraber bulunur. Kışları ılık geçen bölgelerde yıl boyu üremeye devam ederler. Yılda ortalama 10 – 12 döl verirler.
Zararlı, bitkinin özsuyunu emerek beslenir. Özsuyu emilen yapraklar sararır, kıvrılır ve dökülür. Verimde % 40 – 60 arasında kayba neden olurlar. Bazı virüslerin taşıyıcılığını yaparlar.
Kültürel mücadelede için yabancı ot mücadelesine önem verilmeli, fazla azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı etkili maddeler aşağıda verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Erginleri 6 – 7 mm boyunda, ince uzun, metalik bronz – koyu zeytuni yeşil renktedir. Karınları düz ve yassıdır. Erginler Mayısın 2. yarısında çıkmaya başlar, çiftleşen dişiler yumurtalarını gül dallarının kabukları altına koyar. Yumurtalardan çıkan larvalar kabuk altında beslenirler.
Larvalar gül dallarında yaşar ve kısa helezonik galeriler açarak ve yukarıya doğru ilerler. Larvalar olgunlaştıkça uzun bir hat halinde galeriyi açmaya devam eder. Dalın galerilerin bulunduğu kısmı dışarıdan şişkince görünür. Galin başladığı yerin altındaki bölüm sağlamdır. Üst kısım yavaşça sararıp kurumaya başlar ve sonunda dal galerinin başladığı yere kadar kurur.
Galli gül dallarının kesilip uzaklaştırılması en etkili mücadele yöntemidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Ergini uzun ve ovaldir. Dişiler 16 – 27 mm, erkekler ise 14 – 22 mm uzunluğundadır. Baş ve göğüs parlak metalik yeşildir. Vücudun alt tarafı ve bacaklar parlak yeşilimsi bronz renklidir. Antenleri parlak siyahtır. Yumurtaları kremimsi sarı renktedir. Larvalar ise beyazımsı krem renkte olurlar. Kışı köklerde ergin veya larva olarak geçirir. Köklerde Mart ayı itibariyle beslenmeye başlarlar ancak çıkışlar Nisan sonu – Mayıs başı arasında yoğun olur. Erginler çiftleşerek Mayıs ayı ortalarında Temmuz ayı sonuna kadar yumurtlarlar.
Hem erginleri hem de larvaları zararlıdır. Erginler yaprakları dıştan içe doğru yer, yeni sürgünlerin sap kısmını kemirir. Zararlanan güllerde çiçeklenme azalır ve verim düşer. Esas zararı larvalar yapar. Larvalar kabuk altında odun dokusunda galeriler açarak beslenir. Güllerde gelişim yavaşlar, zamanla çalılaşma başlar ve gül tamamen kurur.
Zararlı, özellikle yaşlı ve kuru dalları tercih ettiği için kültürel mücadelede bu dalların budaması önem taşır. Erginlerin görüldüğü zamanlarda toplanması faydalıdır. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Erginler 20 mm uzunluğunda ve parlak siyah renklidir. Vücutlarının üst kısmında üçgen biçiminde, kirli sarı bir leke vardır. Larvalar fildişi renginde ve “s” biçimindedir. Olgun larvalar 20 mm uzunluğundadır. Yumurtalar parlak saman sarısı renkli ve ovaldir. Zararlı kışı olgun larva olarak gül sürgünlerinde geçirir ve ilkbaharda prepupa olur. Pupa evresi 10 – 15 gün sürer. Erginler açtıkları deliklerden bulundukları sürgünleri terk eder. Erginler Mayıs ayında 1 yıllık sürgünlerin içine yumurtlar. Yumurtalar 6 – 8 gün içerisinde açılır. Zararlı yılda 1 döl verir.
Esas zararı sürgünlerde yaparlar ve özünde beslendikleri bu sürgünleri tamamıyla kuruturlar. Yumurta konulan sürgün uçları 1 – 2 saat sonra porsur, aşağıya doğru bükülür ve solmaya başlar. Kuruma larvanın ilerlemesine paralel olarak devam eder.
Kültürel mücadele için kurumuş dalların budanması ve uzaklaştırılması önemlidir. Kimyasal mücadele için gülde ruhsatlı bir ilacı bulunmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ruhsatlı güncel ilaçlar için BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.
Kırmızı güller de gonca halinden biraz daha açmaya bsşladığın da bütün çiçek siyah mor arası bir renge dönüp elimle birazcık çekince olduğu gibi dökülen bir sorun var kalan iç kısımda da tohum bölümü herhalde koyulaşma çürüme gibi bir durum var ne hastalığı bilemedim bütün gül hast okudum ama tedavi bakımla ilgili bir bilgi göremedim yardımcı olursanız çok sevinirim
Kurşini küf olabilir ama tedavi için ruhsatlı ilacı yokmuş neyle nasıl tedavi edilebilir teşekkürler
Merhaba. Hastalığı bitkide görmeden bir teşhis yapmak çok da sağlıklı olmayacaktır. Hastalık belirtilerinin görüldüğü çiçek ve yaprakları bulunduğunuz yerdeki İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne götürmenizi tavsiye ediyoruz.