Tavuk Vebası hastalığı, kanatlı hayvanlarda sindirim ve solunum sistemini etkileyerek ölüme neden olan viral bir hastalıktır. Kuş Gribi veya Avian influenza (AI) olarak da adlandırılır. Hastalık yabani kuşlarda daha az öldürücüdür.
Hastalığın epidemi yaptığı yıllarda bir çok farklı mihrakta hastalık çıkar. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, itlaf işlemleri öncelikli olmak üzere hastalık sürekli izlenir. Şüphelenilen evcil ve kanatlı hayvanlar teşhis edilmek üzere enstitülere gönderilir. Hastalık etkeni bu enstitülerde izole edilerek, negatif ve pozitif mihraklar belirlenir. Pozitif mihraklarda karantina tedbirleri alınır.
Tavuk Vebası hastalığının yayılmasını önlemek ve etkili bir kontrol sağlamak için ilgili Veteriner Hekimlere büyük iş düşmektedir. Yapılan mücadele çalışmalarının koordine edilmesi, idari çalışanların, üreticilerin ve tüketicilerin bilgilendirilip bilinçlendirilmesi başta gelen sorumluluklardır.
Bu yüzden, şüphelenilen vak’aların iyi tanımlanması, şüpheli sürülerden numune alınması ve laboratuvarlara uygun bir biçimde gönderilmesi gerekmektedir. Geçici kordonlar konularak kesintisiz bir takip sağlanmalı, sonuçların pozitif gelmesi halinde kalıcı karantinalar konulup gereken önlemlerin alınması yapılacak işler arasındadır.
Bu makalede, hastalığın daha kolay anlaşılması amacıyla, hastalıkla ilgili bilgiler soru – cevap metoduyla verilmiştir.
Hastalığa neden olan virüs, Orthomyxoviridae familyasına ait Influenza A virüsüdür. RNA karakterinde ve tek sarmallıdır. Dış yapısında mevcut nöraminidaz (N) ve hemaglütinin (H) adlı antijenler göz önüne alınarak alt tipleri belirlenmiştir. N antijenine göre 9, H antijenine göre 16 gruba ayrılmıştır. Tavuk Vebası virüslerini bu 2 antijenin kombinasyonları oluşturur. (H1N1, H2N1 vs.) Bu virüsler çoğunlukla göç eden su kuşlarının sindirim sistemlerinde bulunur ve bir kısmı evcil kanatlı hayvanlarda hastalığa sebep olmaktadır.
Evcil hayvanlarda hastalığa neden olan Influenza A virüsleri, meydana getirdikleri hastalık seyrine göre Düşük Patojeniteli (LPAI) ve Yüksek Patojeniteli (HPAI) olarak 2 gruba ayrılır. Yüksek Patojeniteli virüsler, ölüm oranı % 100’ü bulabilen çok ciddi hastalıklara neden olurlar. Düşük Patojeniteli virüsler, hafif seyreden solunum yolu enfeksiyonlarına yol açarlar. Hayvanların yumurta veriminde düşüş ve halsizlik görülür.
Tavuk Vebası hastalığı, ülkemizde ilk defa 2005 yılı Ekim ayında, Balıkesir’in Manyas ilçesine bağlı Kızıksa Beldesi’nde görülmüştür. Halk arasındaki deyimiyle “tavuklarımıza kıran girdi” diye tanımı yapılan hastalık, Tavuk Vebası değildir. Bahsedilen hastalık, uzun zamandır görülmekte olan “Yalancı Tavuk Vebası” hastalığıdır (Newcastle). Birbirinden farkı etiyolojiye sahip bu hastalıklar karıştırılmamalıdır.
Göçmen su kuşları, hastalığa neden olan virüsün kaynağı olarak bilinmektedir. Virüslerin bir yerden diğerine taşınmasında çok önemli rolleri vardır. Göçmen kuşlarda, bu virüslerin normal bir döngüsü bulunmakta ve hayvanlar virüsten çok az etkilenmektedir. Aynı virüs, evcil kanatlılara bulaşınca, patojenitesine göre evcil kanatlılarda hastalık oluşturur ve diğer kanatlılar arasında bulaşma başlar.
Pek çok ülkede tespit edilen, yüksek patojeniteye sahip H5N1 alt tipinin sebep olduğu salgınların yayılmasında göçmen kuşlar rol oynamış ve göç yollarında hastalık çıkışı olmuştur.
Aşağıda görüldüğü üzere göçmen kuşların yolları Türkiye’den de geçer. (Şekil 1.) Bu hastalığın yayılışında göçmen kuş türleriyle temasta bulunan yabani kuşlar da rol oynar. Türkiye’de yaklaşık 100 civarında kuş alanı bulunmaktadır. (Şekil 2.)
Tıpkı bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de “3285 Sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu” uyarınca ihbarı mecburidir. Hastalık bildirimleri İl veya İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine yapılır.
Hastalıkla mücadele kapsamında aşağıdaki mevzuatlar çerçevesinde çalışmalar yapılmaktadır.
Evet. Tarım ve Orman Bakanlığı‘nın Kanatlı veri tabanında, ülkedeki tüm kanatlı işletmeleri sürü bazında kayıtlıdır. Bütün kesimhaneler ve kanatlı işletmeleri düzenli olarak denetlenmektedir. Gerekli durumlarda rutin dışı denetlemeler de yapılmaktadır.
Influenza virüsleri, nemli ve serin ortamlarda çok uzun süre canlılıklarını koruyabilirler. Dışkı içerisinde 4 °C’de 30 – 35 gün, 20 °C’de ise 7 gün canlı kalabilir. Virüsler, su kuşlarının çok olduğu havuz ve göllerden de izole edilmiştir. Bu tür sular, hastalığın kanatlılara bulaşmasında çok etkilidir.
Virüs yüksek sıcaklığa karşı son derece hassastır. Merkezi sıcaklığı 70 °C’ye ulaşan pişirmelerde sadece 1 – 2 saniye içerisinde ölür.
Hastalığın kuluçka süresi, virüsün patojenitesine göre, 1 ile 5 gün arasında değişir. Genelde bulaşmadan 24 -36 saat sonra hastalık belirtileri başlar. Hastalanan hayvanlar ekseriyetle 1 – 7 gün içinde ölür. Ölümler büyük çoğunlukla 24 – 48 saatte olmaktadır.
Bugüne dek sadece hasta hayvanlarla yoğun ve doğrudan teması olan horoz dövüşçüleri, tavuk bakıcıları ve çiftlik çalışanları gibi kişilere bulaşmıştır. Nüfusu yoğun olan yerleşim bölgelerinde görülse de, son 10 yıl içinde sadece 145 kişiye bulaşması da bu durumu kanıtlar niteliktedir. Yapılan çalışmalara göre hastalığın insanlara bulaşabilmesi için 2 ana unsur gereklidir :
İnsanlarda görülen hastalıklarda farklı bir bulaşma şekli olmamıştır.
Bu hastalıkla ilgili araştırmaların henüz yeni olması ve bazı teorik tartışmalar, endişeleri arttırmaktadır. Bunun esas sebebi, hastalığın insanlardan insanlara bulaşma yeteneği kazanması halinde yaşanacak pandemik bir grip salgını potansiyelidir.
Bugüne dek, hasta hayvanın eti ya da yumurtasının tüketilmesi sonucu herhangi bir bulaşıklık bildirilmemiştir. Bu çok önemli bir bilgidir. Hastalığa yakalanan insanların tamamında solunum sisteminden bulaşma olmuştur.
Kanatlı etlerinin iyi pişirilmesi yalnızca kuş gribi hastalığı için önemli değildir. Aynı zamanda kanatlı etleri ve yumurtalardan bulaşan diğer zararlı mikroorganizmalar da pişirme sonucu ölür. Kuş gribi hastalığının hiç bildirilmediği ülkelerde de bu yönde uyarılar yapılmaktadır.
Hayır. Bugüne kadar insandan insana bulaşan bir kuş gribi vak’ası bildirilmemiştir. Bulaşma ve ölümlerin çoğu, hasta kanatlılarla yoğun temas eden kişilerde oluşmuştur.
Dünyada kuş gribi vak’aları, açık alanda yapılan veya köy tavukçuluğu olarak bilinen yetiştiricilik tipinde meydana gelmektedir. Hastalık, bu esnada gereken tedbirlerin alınmaması durumunda, entegre yetiştiricilik yapan işletmelere bulaşmaktadır. Bu yüzden, hem insanların sağlığı bakımından hem de hastalığın kontrolünde açıkta yaşayan kanatlıların kapalı yerlerde tutulması çok önemlidir.
Yabani kanatlılar hariç tutulursa, Türkiye’de görülen hastalıkları, çoğu köy tavuklarında görülmüştür. Bu veri, diğer ülkelerden bildirilen vak’aları ve epidemiyoloji verilerini desteklemektedir.
Hastalığın görülme tehlikesi, sürekli denetim altında yapılan entegre yetiştiricilikte çok düşüktür. Çünkü buralardaki hayvanların dış ortamla teması çok sınırlıdır. Bulaşmaları engelleyen biogüvenlik tedbirleri alınmıştır. Bu işletmeler düzenli şekilde Veteriner Hekim kontrolündedir. Kontroller kesimhanelerde de devam etmektedir.
Hastalık, evlerde beslediğimiz kafes kuşlarına bulaşmaz. Çünkü bulaşmaların çoğu infekte olmuş hayvan, eşya, su ve yemlerle olur. Bu nedenle özenle beslenen kafes kuşları hastalığa yakalanmaz, dolayısıyla da bunlardan insanlara bir bulaşma da söz konusu değildir.
Kuş gribi hastalığının kontrol edilmesindeki temel işlemlerden bir de itlaftır. Bu işlem yalnızca Türkiye’de değil, hastalığın çıktığı bütün ülkelerde uygulanır. İtlaf işlemi, belli koşullarda yapılır. Amacı, yayılmayı engellemek ve asıl olarak insan sağlığını korumaktır.
Bunu sağlayacak bilinç, yetiştiricilerde istenilen düzeye ulaşmıştır. Bakıcılardan teknik personele kadar bütün işletme çalışanlarına, gerekli bilgilendirme yapılmıştır. Buna rağmen, uygulamadaki bazı hatalar ve eksik alınan biogüvenlik önlemleri sebebiyle çiftliklerde de hastalık görülebilir. Fakat hastalık, rutin kontroller sonucu rahatlıkla tespit edileceği için insan sağlığını riske edecek bir durum yoktur. Kanatlı hayvanların ve ürünlerinin hareketleri, hem Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı çalışan hem de işletmelerde görevli olan Veteriner Hekimler tarafından düzenli olarak kontrol edilmektedir. Hastalık tespit edilen veya şüpheli görülen hayvanlar ve ürünler itlaf ve imha edilmektedir.
Tavuk Vebası hastalığının işletmelere girişini önlemek adına, biogüvenlik uygulamaları büyük önem taşır. Etmenin girişini önlemek için gerekli her önlem alınmalıdır. Kontamine su, yem, giysi, ayakkabı ve ekipman, virüsün bulaşmasında etkin rol oynar. Virüsün bir bölgeden başka bir bölgeye taşınması ise satıcılar, açık kanatlı satış yerleri, göçmen kuşlar aracılığı ile olur.
En küçük bir şüphe durumunda dahi, laboratuvar tetkikleri için gereken numuneler alınmakta ve sonuçlar alınıncaya kadar işletmeye her türlü giriş çıkış önlenmektedir. Pozitif sonuç alınması durumunda kümeste bulunan bütün hayvanlar itlaf edilir. İtlafın ne şekilde yapılacağı ve bulaşmayı önlemek adına alınması gereken tedbirler mevzuatta bellidir. Tüm bu bilgiler, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ayrıntılarıyla beraber üretici firma ve kişilerle paylaşılmıştır.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kontrolleri yapılan üretim yerlerinde şu ana kadar hastalık saptanmamıştır. Bu nedenle, bu işletmelerde üretilen hayvanların ve yumurtalarının tüketiminde bir sakınca bulunmamaktadır. Bunun dışında, bir bölgede hastalık çıksa dahi, hastalık olmayan sürülerden temin edilen et ve yumurta tüketilebilir. Yanlış bilinen bir husus da yumurtaların yıkanarak tüketilmesidir. Hastalıktan korunmak için yumurtaları yıkamaya gerek yoktur.
Hayır. Hali hazırda yapılan mevsimsel aşılar, kuş gribine neden olan virüsü önleyici etkiye sahip değildir.
Evet. Kanatlılar için üretilen bir çok aşı çeşidi vardır. Ancak ülkemizde ruhsat almış bir aşı yoktur. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından belirlenecek yol haritasına göre ülkemizde de aşılama çalışmaları yürütülecektir.
Avcılık yapan kişilerin doğal hayattaki kanatlı hayvanlarla temas etmesi, kuş gribi virüsünün taşınması olasılığını arttıracaktır. Bu yüzden, hastalığın başlamasına veya yayılmasına neden olacağından, riskli bölgelerde avcılık engellenmelidir. Bunun ötesinde avcılık yapan kişiler konuyla alakalı detaylı bir şekilde bilgilendirilir.
Yetiştiricilik yapan herkesin, biogüvenlik tedbirlerini uygulaması gerekir. Bu uygulamaların eksikliği ya da yapılmaması durumunda hastalığın çıkış ve yayılış riski artar. Alınması gereken önlemler şunlardır :
1 – Şu materyaller numune olarak laboratuvara gönderilir .
2 – Doku ve svap örnekleri alınmışsa, numuneler, içerisinde antibiyotik bulunan taşıyıcı sıvılar içinde, kapalı kaplarda laboratuvara gönderilmelidir. Varış zamanı 2 günden uzun sürecekse gönderilmemelidir.
3 – Ölen bütün kanatlılar gönderilmemeli, içlerinden 3 – 5 adet numune olarak ayrılmalıdır. Laboratuvarlar tarafından talep edilmediği taktirde aynı yerde farklı günlerde ölen hayvanlardan 2. defa numune alınıp gönderilmemelidir. 2. numunelerin gönderimi yalnızca negatif sonuç alınıncaya kadar, “Kuvvetle Olası Mihrak” durumlarında, takip amacıyla yollanır.
4 – Numunelerin alınması esnasında koruyucu elbise, eldiven, bone ve maske kullanılmalıdır.
5 – Numunelerin çevreye virüs bulaşmasını engelleyecek tedbirler alınmalıdır. Gerekli biogüvenlik sağlanmalı ve sonrasında nakledilmelidir. Numune hayvanlar tek tek sızdırmayan poşetlere konmalı, ve ağızları iyice kapatılmalıdır. Sonrasında temiz ve sağlam bir numune kabıyla nakledilmelidir.
6 – Değişik kümeslerden alınan numuneler, birlikte yollanmamalıdır.
7 – Numunelerin soğuk zincirde nakledilmeleri sağlanmalıdır.
8 – “Numune Gönderme Protokolleri” okunaklı şekilde, eksiksiz olarak doldurulmalıdır.
9 – Laboratuvar analizlerinde, çok sayıda ölüm şekillenen numunelere ve öncesinde hastalık tespit edilmeyen illerden gelen numunelere öncelik verilmelidir. Negatif çıkan sonuçlar hemen İl Tarım ve Orman Müdürlüklerine bildirilmelidir.
Tavuk Vebasının önlenmesi, kontrol altına alınması ve eradikasyonu için yapılması gereken imha, itlaf ve dezenfeksiyon işlemlerinde, mevzuatlara uygun hareket etmek son derece önemlidir. Bunun için uyulması gereken kurallar aşağıda listelenmiştir.
Hayvanların gen kaynaklarının korunması, gıda güvencesinin sağlanması ve gelir seviyesi düşük insanların protein ihtiyacını karşılanması için yaygın bir itlaf yapılmamalıdır. Hastalığı kontrol altına almak için sınırlı bir itlaf uygulanmalıdır.
1 – Hastalığın çıktığı kümeslere tekrar hayvan koyulmadan önce, virüsün halen kümeste olup olmadığını anlamak için duyarlı (sentinel) hayvanlarla bir çalışma yürütülür. Bu aşamada aşağıda verilen kurallar uygulanmalıdır :
2 – Etkili bir dezenfeksiyon sonrasında 5 gün geçirilmeden sentinel hayvanlar konulmalıdır.
3 – Bu hayvanlar, kümesin her tarafına temas edebilecek halde yerleştirilmelidir.
4 – Yerleştirilecek hayvanların sayısı, kümes kapasitesinin % 1’ine tekabül etmelidir.
5 – Hayvanlar minimum haftada bir resmi veteriner hekimler tarafınca muayene edilmelidir.
6 – Sentineller minimum 21 gün kümeste tutulmalıdır.
7 – Bu süre içinde ölen bütün hayvanlar patolojik olarak tetkik edilmelidir.
8 – Bu hayvanlarda virüsü tespit edebilmek için kan, balgam veya dışkı numunesi alınır.