Papatya, Compositea familyasına ait, kıymetli tıbbi ve aromatik bitkilerden birisidir. Dünya’da, papatyanın çok geniş bir yetişme kuşağı bulunmaktadır. Tropik, subtropik ve sıcak iklim kuşakları başta olmak üzere bir çok bölgede yayılış göstermektedir.
Dünya üzerinde, ekonomik değere sahip 3 tür papatya yetişmektedir.
Alman papatyası, Avrupa’nın bir çok ülkesinde doğal olarak yetişmektedir ve kültürü yapılmaktadır.
Papatyanın ticari anlamda değeri olan kısmı, bitkinin çiçekleridir (Flores Chamomillae). Alman papatyasının çiçeklerinden elde edilmiş uçucu yağda, % 1 – 15 oranında “Azulen” bulunur. Ortalama azulen oranı % 6 ‘dır. Uçucu yağa mavi rengini veren de yine bu maddedir. Oransal olarak azulen miktarı arttıkça buna paralel olarak yağın kalitesi de artmaktadır. Uçucu yağında azulenden başka bileşenler de mevcuttur :
Romen papatyasında, Alman papatyalarından ayrı olarak “isobutil angelat” ve “2-metilbutil” de bulunur.
Papatyanın otsu bir yapısı vardır ve tek yıllık bir bitkidir. 15 – 60 cm arasında boylanmaktadır. Saplarının üzeri tüylü ve olukludur. Yaprakları parçalı yapıdadır ve sapların üzerinde almaşıklı dizilmişlerdir.
Bitkinin çiçekleri bir tabla şeklinde oluşmakta olup 1.3 – 2.5 cm çapında olurlar. Çiçek tablasının kenarlarında, sayıları 15 – 30 arasında değişen, genellikle beyaz renkli yalancı çiçekler bulunur. Tablanın orta kısmındaysa, sarı taç yaprakları bulunan, tüp şeklinde uzamış gerçek çiçekler yer alır.
Bitkinin tohumları bu tablalar üzerinde, her tablada 40 – 50 adet oluşur. Tohumlar açık kahverengi ya da sarı renkli olup boyları 1 mm’den daha kısadır. Tohumlarının 1000 dane ağırlığı 0.1 – 0.2 g arasında değişir.
Gerçek papatya ile diğerlerini ayırt etmek için en önemli özellik, çiçek tablasının kömeçli olmasıdır. Ayrıca tabla ortadan kesildiği zaman, görünen bir boşluk göze çarpar.
Papatyanın sıcak ve nemli iklim koşullarına adaptasyonu çok iyidir. Günlük ışıklanma süresi uzadıkça bitkinin çiçeklenme süresi kısalmaktadır. Işık ve sıcaklık, bitkideki uçucu yağ içeriği ve azulen oranını da etkiler.
Papatyanın toprak seçiciliği son derece azdır. Hemen hemen her tip toprakta yetişmektedir. Yetiştiği optimum pH değeri 6 – 7 aralığı olmakla beraber, 4 – 9 aralığında pH değerine sahip topraklarda da yetişir. Bir çok bitkinin hiç yetişmediği ya da çok zor yetiştiği alkali ve tuzlu topraklarda dahi papatyalara rastlamak mümkündür.
Papatyanın tohumlarının optimum çimlenme sıcaklığı 10 – 20 °C arasıdır. Tohumları ışıkta çimlendiği için, tohum ekimi çok yüzlek olmalıdır. Eğer doğrudan tarlaya tohum ekimi yapılacaksa, toprak çok iyi işlenmiş ve bastırılmış olmalıdır. Papatyalar yüzlek olarak köklendiği için, tarlanın derin sürülmesine gerek duyulmaz. Ekim işlemi için toprağın tavında olması gerekir. Ayrıca, tarlanın yüzeyinde kaymak tabakası oluşmasını önlemek için, toprakta yeterli miktarda organik maddenin bulunmasına dikkat edilmelidir. Eğer topraktaki organik madde miktarı yeterli değilse, dekara 2 – 2.5 ton yanmış çiftlik gübresi verilebilir. Ekim için hassas ekim makinelerini kullanmak mümkündür. Ancak tohumlar son derece küçük olduklarından, tarlaya direk ekim yerine, fide yastıklarında yetiştirilen fidelerin dikilmesi tavsiye edilir.
Bunun için tohumlar, 4 katı ince kumla karıştırılıp, hazırlanan fide yastıklarına serpiştirilir. Sonrasında üzeri iyi bir şekilde bastırılarak sisleme yöntemiyle sulanır. Fideler dikim büyüklüğüne ulaşınca kök bölgelerindeki toprakla beraber sökülür ve tarlaya dikilir. Dikim için ilkbahar geç donlarının geçmesi beklenmelidir.
Tarladaki dikim aralığı 30 x 30 cm olmalıdır. Geniş bir habitusa sahip çeşitlerde ise 40 x 40 cm aralık verilebilir. Dikim sonrasında hemen can suyu verilerek fidelerin kök boğazı bölgeleri, kuru toprakla beslenerek bastırılır.
Kurak geçen sezonlarda, 3 – 4 sulama yapmak gerekebilir. Yapılan araştırmalar sonucunda, tarla kapasitesinin % 70 – 85 olduğu zamanlarda yapılan sulamanın, yüksek çiçek ve uçucu yağ verimini arttırdığını göstermektedir.
Papatyanın yetiştirileceği tarlaya, dekara 6 kg Azot (N) ve 6 kg Fosfor (P2O5) gelecek şekilde gübreleme yapılır. Eğer topraktaki organik madde miktarı yeterli değilse, dekara 2 – 2.5 ton yanmış çiftlik gübresi de verilebilir.
Papatya yetiştiriciliğinde en fazla ekonomik kayba yol açan etmenler, yabancı otlar, Aphis fabae (siyah bakla afidi), Antographis chryson ve Brachycaudus sp. gibi zararlılardır. Mücadelede, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan ruhsatlı, tavsiye edilen ilaç ve diğer bitki koruma ürünleri, tüm detayları bku.tarim.gov.tr sitesinden incelenerek kullanılabilir.
İdeal hasat zamanı, papatya çiçeklerinin tam olarak açtığı dönemdir. Hasat, 10 – 15 gün aralıklarla, 4 – 5 kez yapılabilir. Çiçek veriminin en yüksek olduğu zaman, 3. ve 4. hasatlardır.
Normal şartlarda dekardan 500 – 1000 kg taze çiçek veya 100 – 200 kg kuru çiçek verimi almak mümkündür. Tohum verimi dekara 15 – 20 kg kadardır.
Taze toplanan çiçeklerdeki nem oranı % 60 – 85 kadardır. Bu yüzden kurutma yapmak gereklidir. Kurutma işlemi gölgede yapılmalıdır. Bunun için hasadı yapılan çiçekler, temiz bir zemin üstünde ya da tel raflara serilir (ince bir tabaka halinde). Çiçek yığınları gün aşırı karıştırılıp havalandırılmalıdır. Kurutma işlemi, en fazla 40 °C olacak şekilde, kurutma fırınlarında da yapılabilir.
Genellikle taze toplanan 5 kg papatya çiçeğinin kurutulmasından 1 kg kuru çiçek elde edilmektedir. Uçucu yağ elde etmek için, kurutulmuş çiçekler su buharı distilasyonuyla damıtılır. Ve % 0.5 – 2 oranında uçucu yağ elde edilir. Kurutma şekli, uçucu yağ kalitesi üzerinde çok etkilidir. En kaliteli yağlar, gölgede kurutulmuş çiçeklerden elde edilir.
Yapımı son derece kolaydır. 2 – 3 yemek kaşığı kadar kuru papatya çiçeğinin üstüne 1/2 litre kaynar su eklenir. 3 – 5 dakika kadar demlenmesi beklenir. Sonrasında papatyalar süzülerek çay afiyetle içilir. Çayı tatlandırmak adına, içerisine bir miktar bal katılabilir ya da bir kaç damla limon eklenebilir. Hazırlanan çayın öğünler arasında tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
Eski Mısır’da, Güneş tanrısı Ra adına düzenlenmiş törenlerde bitkinin çayının yapıldığı biliniyor. Yine aynı dönemlerde bazı hastalıkların tedavisinde ve mumyalama işlemlerinde kullanılırmış.
Romalılar da bitkinin çayını sıkça tüketmiş ve hoş kokusu nedeniyle tütsü olarak kullanılmış.
Antik Yunanistan’daysa ateşli hastalıkların ve güneş çarpmasının tedavisinde kullanılmış.
17. yüzyıldan itibaren, papatyanın sinir sistemine olumlu etkileri keşfedilmiş ve uykusuzluğa karşı kullanılmaya başlanmış. Aynı zamanda sırt ve bel ağrılarıyla, romatizmal ağrıların hafifletilmesi için de kullanılmış.
Papatya çayının bilinen faydaları aşağıda sıralanmıştır.